15 Aralık 2012 Cumartesi

Başçı İbrahim Cami









Bursa’da kubbeli kübik camiler içinde fark yaratan bir cami bulunmaktadır. Diğerlerinden farkı cami yapısı bünyesinde bir medresenin tasarlanmış olmasıdır. Genelde medreseler selatin camilerinin yanında külliyenin bir parçası olarak yapılırlar. Burada sözünü edeceğimiz yapıda ise camiye eklemlenmiş bir bölüm halinde ufak boyutlu tasarımı ile karşımıza çıkmaktadır. Sözünü ettiğimiz bu yapı Maksem mahallesinde Fatih döneminde yapılmış Başçı İbrahim Camisidir.
 Yapı 15.yüzyıla tarihlenmektedir. Banisi Başçı İbrahim adında bir tüccardır. Bazı yazarlar Başçı İbrahim’in müteahhidlik yaptığını bildirmektedir. Cem Sultan Türbesi’ni ve Abdal Mehmet Cami’ni Başçı İbrahim’in yaptığı söylenmektedir. Vakfiyesi Topkapı sarayındadır. Cami yapısının hemen yanında bir haziresi ve hamamı da bulunmaktadır. Başçı İbrahim Hamamı bugün Madırga Sanat Atölyesi olarak işlevini sürdürmektedir. Bursamızın tek mermer işleyen heykel sanatçısı olan Okan Sabuncular çalışmalarını bu tarihi mekanda sürdürmektedir. Hazirede Başçı İbrahim ve ailesine ait mezarlar vardır. Mezar taşları  mermer oyma  sanatının zarif örneklerindendir.
Tuğla-taş işçiliğinin güzel bir örneği ile şekillenmiş yapı 1854 depreminde zarar görmüş ve medrese bölümünün kubbeleri yıkılmıştır. Kare bir planla sonuçlanmış cami boyut itibariyle diğer kubbeli kübik camilerden büyüktür. Hemen hemen 10X10 ebatlarındadır. Büyükçe kubbesi Türk üçgenlerinden oluşan bir kasnağa oturur. Birçok pencerelerin aydınlattığı cami ferahtır. Fatih devrine tarihlenen minberi ve kapısı zariftir. Kalkan duvarında stilize edilmiş bir kemer üzerinde geometrik motiflerin bulunduğu güzel bir duvar örgüsü bulunur. Yüksek minaresi döneminin özelliklerini taşımaktadır.
 Başçı İbrahim hakkında halk arasında birçok efsane türetilmiştir. Döneminde oldukça etkili bir şahsiyetti. 1491 tarihinde öldüğünü kayıtlardan biliyoruz. Halk arasında evliya mertebesine ulaşan Başçı İbrahim’e adak adandığı ve bu adaklarında baş olduğunu hala halk arasındaki söylencelerden öğreniyoruz. Bu gelenek şimdilerde uygulanmıyor ama benim çocukluğumda türbelere ve  evliyalara adaklar adandığı ve bu adakların gerçekleştirildiğini  biliyorum. Önemli günlerde türbelere ve tarihi camilerin hazirelerine yapılan ziyaretlerde mumların yakıldığını, tesbihlerin, kilimlerin, ibriklerin ve bazı değerli armağanların sunulduğuna bizzat tanık oldum. Şimdi bu geleneklerin birçoğu artık uygulanmıyor. Başçı İbrahim ile ilgili en önemli söylence onun kazanlarla baş pişirdiği ve yaptığı hac ziyaretinde oğluna bu kazanlarda pişen başların susuz bırakılmamasını öğütlediği hikayesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder