15 Aralık 2012 Cumartesi


Kahvehaneler

Kahvehaneler toplumumuzun önemli duraklarından biridir. Osmanlı devrinde de çok önemli bir yer edinen kahvehaneler bugün biraz şekil ve biraz da işlev değiştirerek hala önemini korumaktadır.
Kahvehane aslında sadece kahve içilen bir yer değildir. Eskiden toplumumuzda kahveler değişik işlevler yüklenmişlerdi. Mesela edebiyat kahveleri, karagöz ve meddah kahveleri, semai kahveleri, çalgılı kahveler, yeniçeri kahveleri, mahalle kahveleri gibi kahvehaneler vardı. Karagöz kahvelerinde belli zamanlarda karagöz oynatılır, meddahlar, mukallitler gösterilerini sunarlardı. Yeniçeri kahvelerine ise  sadece yeniçeriler gider orada hasbıhal ederlerdi. Osmanlı döneminde bazı ayaklanmaların bu kahvelerde planlanıp uygulandığını biliyoruz. Edebiyat kahveleri ise tam bir kültür yuvasıydı. Orada şiirler yazılır, konuşmalar yapılır ve hararetli tartışmalar yaşanırdı.

Aslında kahvenin Osmanlı toplumuna gelişi Yavuz Sultan Selim dönemine rastlar. Mısır seferinden sonra kahvehane İstanbul’a ve oradan da tüm Anadolu’ya yayılır. İlk kahvehane İstanbul’un Tahtakale semtinde 1555 yılında açılır. Bu kahvenin ilk müdavimlerini sarayda görev yapanlar ve o dönemin aydınları oluşturur. Gruplar halinde geldikleri kahvelerde konuşulur, tavla, santranç oynanırdı. Bazı zamanlarda kitapların okunduğu ve okunan kitaplar zerinde tartışmalar yapıldığını müellifler bizlere aktarıyor. Salah Birsel ünlü kahveler kitabında kahvehaneler ve burada yaratılan kültür üzerine çok önemli bilgiler bizlere sunmakta.
Bursa’mızda ise İstanbul’a paralel bir Kahvehane Kültürü gelişimi olmuştur. Yine Yavuz Sultan Selim döneminde Bursa’da ilk Kahveler açılmıştır. Evliya Çelebi’nin aktardıklarına göre Ulucami kahvehanesi en ünlü olanıdır. Bursa’mızda da yine Karagöz ve meddah kahvelerinin olduğunu, çalgılı kahvelerin varlığını kayıtlardan anlıyoruz.
Cumhuriyetle birlikte varlıklarını sürdüren kahveler 1960-1970 yıllarından sonra hızlı bir değişim geçirmiş ve eski önemini kaybederek insanların vakit öldürdükleri sıradan buluşma mekanlarına dönüşmüştür. Oysa eskiden kahvehanelerin büyük bir bölümü adeta bir kültür merkezi gibiydi. Kurtuluş savaşı sırasında bu kahvehanelerden bazıları direnişin kotarıldığı yerler olarak hizmet vermişlerdi. Setbaşı’nda Mustafa’nın Kahvesi, Uzunçarşı’da Bekir Hocanın Kahvesi buna en iyi örnektir. Bazı kahvehane ve çay bahçesi karışımı kahvehanelerde bulunmaktaydı. Bunlara genellikle aileler giderdi. Çekirge semtinde böylesi kahvehane-çay bahçesi örnekleri bulunmaktaydı. Şimdi bu semtimizde eskilerden sadece Hüsnügüzel çay bahçesi yaşamını sürdürmektedir. Bir de Setbaşı’ndaki Mahfel’in Bursa için taşıdığı önemi unutmamak lazım.
Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli kahveler arasında ünlü Kadifeli Kahve, Çaycı Veysel’in Kahvehanesi, Çinkolu Kahve, Pınarbaşı Kahvehanesi sayılabilir. Mahalle aralarında da birçok önemli kahvehane bulunmaktaydı. Bazı kahvehanelerde ise nargile ön plana çıkmaktadır. Nargile Uzakdoğu’dan Anadolu’ya gelmiş bir değişik tütün içim şeklidir. Bu içim şekli halkımız tarafından  o kadar sevilmiş ve kendimize mal edilmiştir ki yabancı ziyaretçiler bile nargileyi bizden saymaktadırlar. Bursa’mızda birçok nargile kahvehanesi yakın zamana kadar faaliyetteydi. Ama şimdi sayıları oldukça azalmıştır. Eskiden Kültürpark içindeki Özgen Çay Bahçesi nargilecilerin buluşma noktalarından biriydi. Yine Ulucami’nin yanıdaki nargile kahvesi yakın zamana kadar faaliyete olan bir diğer buluşma noktasıydı. Umarım diğer bir yazımda nargile ve kültürünü daha ayrıntılı sizlere yansıtırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder