Kahvehaneler
Kahvehaneler
toplumumuzun önemli duraklarından biridir. Osmanlı devrinde de çok önemli bir
yer edinen kahvehaneler bugün biraz şekil ve biraz da işlev değiştirerek hala
önemini korumaktadır.
Kahvehane
aslında sadece kahve içilen bir yer değildir. Eskiden toplumumuzda kahveler
değişik işlevler yüklenmişlerdi. Mesela edebiyat kahveleri, karagöz ve meddah
kahveleri, semai kahveleri, çalgılı kahveler, yeniçeri kahveleri, mahalle
kahveleri gibi kahvehaneler vardı. Karagöz kahvelerinde belli zamanlarda karagöz
oynatılır, meddahlar, mukallitler gösterilerini sunarlardı. Yeniçeri
kahvelerine ise sadece yeniçeriler gider
orada hasbıhal ederlerdi. Osmanlı döneminde bazı ayaklanmaların bu kahvelerde
planlanıp uygulandığını biliyoruz. Edebiyat kahveleri ise tam bir kültür
yuvasıydı. Orada şiirler yazılır, konuşmalar yapılır ve hararetli tartışmalar
yaşanırdı.
Aslında
kahvenin Osmanlı toplumuna gelişi Yavuz Sultan Selim dönemine rastlar. Mısır
seferinden sonra kahvehane İstanbul’a ve oradan da tüm Anadolu’ya yayılır. İlk kahvehane
İstanbul’un Tahtakale semtinde 1555 yılında açılır. Bu kahvenin ilk
müdavimlerini sarayda görev yapanlar ve o dönemin aydınları oluşturur. Gruplar
halinde geldikleri kahvelerde konuşulur, tavla, santranç oynanırdı. Bazı
zamanlarda kitapların okunduğu ve okunan kitaplar zerinde tartışmalar
yapıldığını müellifler bizlere aktarıyor. Salah Birsel ünlü kahveler kitabında
kahvehaneler ve burada yaratılan kültür üzerine çok önemli bilgiler bizlere sunmakta.
Bursa’mızda
ise İstanbul’a paralel bir Kahvehane Kültürü gelişimi olmuştur. Yine Yavuz
Sultan Selim döneminde Bursa’da ilk Kahveler açılmıştır. Evliya Çelebi’nin
aktardıklarına göre Ulucami kahvehanesi en ünlü olanıdır. Bursa’mızda da yine
Karagöz ve meddah kahvelerinin olduğunu, çalgılı kahvelerin varlığını
kayıtlardan anlıyoruz.
Cumhuriyetle
birlikte varlıklarını sürdüren kahveler 1960-1970 yıllarından sonra hızlı bir
değişim geçirmiş ve eski önemini kaybederek insanların vakit öldürdükleri
sıradan buluşma mekanlarına dönüşmüştür. Oysa eskiden kahvehanelerin büyük bir
bölümü adeta bir kültür merkezi gibiydi. Kurtuluş savaşı sırasında bu
kahvehanelerden bazıları direnişin kotarıldığı yerler olarak hizmet
vermişlerdi. Setbaşı’nda Mustafa’nın Kahvesi, Uzunçarşı’da Bekir Hocanın
Kahvesi buna en iyi örnektir. Bazı kahvehane ve çay bahçesi karışımı
kahvehanelerde bulunmaktaydı. Bunlara genellikle aileler giderdi. Çekirge
semtinde böylesi kahvehane-çay bahçesi örnekleri bulunmaktaydı. Şimdi bu
semtimizde eskilerden sadece Hüsnügüzel çay bahçesi yaşamını sürdürmektedir. Bir
de Setbaşı’ndaki Mahfel’in Bursa için taşıdığı önemi unutmamak lazım.
Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli kahveler arasında ünlü Kadifeli
Kahve, Çaycı Veysel’in Kahvehanesi, Çinkolu Kahve, Pınarbaşı Kahvehanesi
sayılabilir. Mahalle aralarında da birçok önemli kahvehane bulunmaktaydı. Bazı
kahvehanelerde ise nargile ön plana çıkmaktadır. Nargile Uzakdoğu’dan
Anadolu’ya gelmiş bir değişik tütün içim şeklidir. Bu içim şekli halkımız
tarafından o kadar sevilmiş ve kendimize
mal edilmiştir ki yabancı ziyaretçiler bile nargileyi bizden saymaktadırlar.
Bursa’mızda birçok nargile kahvehanesi yakın zamana kadar faaliyetteydi. Ama
şimdi sayıları oldukça azalmıştır. Eskiden Kültürpark içindeki Özgen Çay
Bahçesi nargilecilerin buluşma noktalarından biriydi. Yine Ulucami’nin yanıdaki
nargile kahvesi yakın zamana kadar faaliyete olan bir diğer buluşma noktasıydı.
Umarım diğer bir yazımda nargile ve kültürünü daha ayrıntılı sizlere yansıtırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder